Yunanistan Düşmeden Önce, Philopoemen (m.ö. 253-183)


Philopoemen’in ilk dönemlerinde dair bilgiler oldukça sınırlıdır. Babası Kreugas muhtemelen politik nedenler dolayı Mantineia şehrinden Megalopolis şehrine sürgün edilmiştir. Bu bağlamda Philopoemen’in Mantineialı olduğu bilinmektedir. Kreugas’ın Mantineia şehrinde sürgünde yaşarken hayatını kaybetmiştir. Oğul Philopoimen’i ise Mantineai şehrinin varlıklı ileri gelen kişilerinden biri olan Kleandros evlat edinerek koruma altına almıştır. Philopoimen yapısal veya dış görünümü itibariyle herhangi bir konuda gelecek vaat eden bir kişi değildi. Kleandros ise evlat edinmiş olduğu bu çocuğun eğitimi için gücünü kullanarak ve dönemin koşullarına uygun olarak Academia görevlisi iki filozof tarafından eğitim almasını sağlamıştır. Eğitim almış olduğu filozof öğretmenler muhtemelen hayat görüşleri veya ideolojik düşünceleri itibariyle aşırı derecede özgürlükçü ve demokrasi tutkunu filozoflardı. Bu filozofların fikirlerinden çokça etkilenmiş olan Philopoemen bunun yanında mütevazı yaşam ve dürüst bir maddi kazanç gibi çok yönlü bir eğitim süreci yaşamıştır.

Sparta şehrinin görkemli günlerinin sona ermesinden sonra daha küçük bir idari sahaya çekilmişti. Spartalı hükümdarı III. Kleomenes döneminde Sparta şehir devleti bir takım idari ve yapısal reformlar sonucunda tekrar güç kazanmaya başladı. Bunun üzerine Sparta yeniden genişleme politikası izlemeye başlamış oldu. Özellikle Akhaia Birliğinin Peleponnesos bölgesinde yer alan topraklarına göz dikmiştir. Megalopolis şehri ise Akhaia birliğinin başkenti olması dolayısıyla Sparta’nın bu yayılmacı politikasının hedefi olmuş durumdaydı. Sparta hükümdarı III. Kleomenes’in Megalopolis şehrine bir gece yarısı baskını neticesinde Megalopolis şehri çabucak düşmüş oldu.

Megalopolis şehrinin bu şekilde ani bir baskınla düşmesi, kendi halinde sade bir yaşam süren Philopoemen’in tarih sahnesine çıkmasına neden oldu. Sparta saldırısıyla beraber hızlı bir şekilde aksiyon alan Philopoimen bir yandan yurttaşları güvenli bir şekilde şehirden tahliye etmeye çalışıp bir yandan da saldırıya karşı etkin bir direniş göstermeye çalışmıştı. Bu direniş Sparta güçlerine engel olmasa da bu saldırıyı bir anlamda yavaşlatmış bu sayede yurttaşlar daha güvenli bir şekilde şehirden tahliye edilmiştir.

 Megalopolis şehri yurttaşları kendisine en yakın şehirlerden biri olan Messene şehrine başarıyla ulaştılar. Philopoemen Megalopolis yurttaşlarını Sparta’nın yapacağı ve yapmak olduğu barış tekliflerini geri çevirmeleri yönünde ikna etti. Bunun nedeni olarak aksi durumda bundan sonra Sparta krallığının esaretinden asla kurtulamayacağı yönünde açıklamalarda bulundu.

Spartanın bu saldırganca yayılması karşısında Yunan şehir devletleri Makedonya kralı III. Antigonos Doson öncülüğünde bir birlik kurdular. Akhaialılar ve Philopoemen bu birliğe katıldılar. Yeni kurulan bu birlik Sellasia yakınlarında bulunan Parnon dağı yamaçlarında Spartalılar ile şiddetli bir savaşa giriştiler. Yeni kurulmuş olan birliğin unsurları sevk ve koordinasyon bakımından tam bir uyum içerisinde bulunmuyordu haliyle. Yeni bir birlik için böylesi problemler oldukça olası ve savaşın kaderini değiştirebilecek bir problemdi. Philopoemen bu sorunları savaş meydanında yani yerinde gözlemleyip buna göre aksiyon alarak ve verilen emirleri hiçe sayarak Spartalılara karşı bir süvari saldırısında bulundu. Bu manevra ile beraber Makedonya ittifakı köşeye sıkışmış olduğu saldırıyı yararak üstünlüğü ele geçirmiş oldu. Spartalılar bu manevrayı engelleyemeyince birlik kuvvetleri Spartalıları şiddetli bir şekilde bozguna uğrattılar. Bu savaşta Philopoemen’in cesur hamlesinden sonra Antigonos ona ordusunda üst düzey komutanlık teklif etmiş olsa da Philopoemen bunu kabul etmedi.

Savaş sonrasında özgürlüğüne kavuşan Megalopolis şehrinden uzaklaşarak Girite giden Philopoemen burada uzun yılları boyunca paralı askerlik yaptı. Her ne kadar Antigonos:’un teklifini geri çevirmiş olsa da Girit’te Makedonya’nın çıkarlarına büyük bir sadakatle hizmet etti.

Philopoimen Mö 210 yıllarında Girit’ten döndükten sonra ana karadaki politik süreçler oldukça başka bir yere evrilmişti. Antigonos’un ardılı olan V. Philippos ile kurulan Akhaia ittifak kurulmuştu. Makedonya-Roma mücadelesinin başlamasından sonra ittifaklığın doğal sonucu olarak Akhaia ve Aitolia birliği üyeleri kendilerini bir anda bir savaşın içerisinde buldular. Philopoimen, Antigonos döneminde olduğu gibi Philippos yönetiminde de prestijini sürdürmeye devam etti. Girit’ten döner dönme Akhai birliğinin süvari komutanlığına getirildi. Göreve geldikten kısa bir süre sonra Eleaia yakınlarında yapılan bir çarpışmada düşman birlikleri komutanını mızrağıyla öldürdükten sonra şöhretini taçlandırmış oldu. Bundan sonra Akhaia ordusunda yapısal reformlar yaptı, orduyu yeniden düzenledi ve yeni silahlarla ordusunu güçlendirdi. Bir yandan Roma ile oluşan politik durum bir yandan da her defasında baş gösteren Sparta tehlikesine karşın sürekli olarak hazır olabilmenin alt yapısını hazırlamaya çalışıyordu.

Sellasia muharebesini kaybeden Sparta kralı Kleomenes İskenderiye’ye kaçmıştı. Ondan boşalan krallık tahtına ise anayasaya aykırı olacak bir biçimde Makhanidas isimli paralı bir asker geçmişti. Krallık tahtını bir şekilde zorla alıkoyan bu kral meşruiyetini sağlamak için askeri başarılar sağlayarak sınırlarını genişletmek istiyordu. Bu amaçla Akhaia birliği üyelerine karşı bir tehdit unsuru haline gelmişti. Bu amaçla ilk olarak Mantineia şehrine saldırmak üzere hareket etti. Burada kendisini Philopoemen’in ordusu karşıladı. İki ordunun savaşı komutanların teke teke mücadelesine dönüştü. Bu mücadelede Philopoimen rakibi Makhanidas’ı bir mızrakla feci bir şekilde öldürdü. Akhaialılar bu olayın anısına savaşın bu anının kesitini betimleyen bir bronz heykel yaparak bunu Delphoi’ye adak olarak sundular.

Sparta kralı Makhanidas’ın görkemli bir şekilde yenilgiye uğratılmasın ardından yakın bir süre sonra düzenlenen Nemea oyunlarında Philopoimen Yunanistan’ın kurtarıcısı olarak takdim edilerek büyük bir övgüyle anıldı. Bu şekilde gün geçtikçe şehir devletleri içerisindeki şöhreti artmaya devam ediyordu. Öyle ki Makedon Philippos ile ittifak olan Akhaia birliği günün birinde ittifakı sona erince Philippos Philopoemen’i öldürtmeye çalışmıştı. Sparta tehlikesi ise bir türlü bitmiyordu, Makhanidas’ın yerine krallık tahtına yine anayasayı ihlal ederek Nabis isimli bir kral geçti. Messene’ye saldıran kral Nabis’i Philopoemen yenilgiye uğrattı. Sparta tehlikesini önleyen Philopoimen bu kez de Girit’in yardım talebine karşılık vererek Girit’e gitti burada 6 yıl kaldı. Girit’ten döndükten sonra anakarada köklü değişimlerin olduğunu gördü. Bu süre zarfında Akhaia birliği Romalılarla ittifaklık bağı kurmuş bu sebeple roma lejyonları Yunan anakarasına adım atmıştı.

Akhaia birliği Philopoemen’i tekrar strategos olarak görevlendirmişti. Nabis ise yeniden güç toplamaya başlamıştı. Kral Nabis’in ortadan kaldırılması üzere stretegos görevlendirildi. Nabis’i ortadan kaldırma çabaları ilk etapta sonuçsuz kaldı ne var ki Nabis’i ortadan kaldırmak için avantajlı konuma eriştiğinde ise Romalı komutan Flaminius onu engelledi. Roma’nın can düşmanı olan Hannibal’i himaye eden Seleukosların Yunan şehir devletlerine karşın yayılmacı politika izlemesinden ötürü içeride Sparta ile barış anlaşması yapıldı. İlerleyen yıllarda Sparta Roma politikasına aykırı olarak Aitolia birliğiyle yaptığı bir takım tehlikeli yakınlaşmalardan sonra Aitolia birliği Roma’ya yaranabilmek için kral Nabis’i öldürüp Sparta’yı işgal ettiler. Bunun üzerine Philopoemen Sparta üzerine yürüdü ve politik ve askeri manevralarla Sparta’yı Akhaia birliğinin bir parçası haline getirdi. Belli bir süre içerisinde yeniden ortaya çıkan Sparta milliyetçiliği karşısında sert önlemler alarak sorumlulardan oluşan yaklaşık 3.000 kişiyi köleleştirip esir pazarlarında satmıştır.

Sparta vakasından 5 yıl sonra Messene şehri Akhaia birliğinden ayrıldı. Bunun üzerine artık yaşlanmış olan Philopoimen harekete geçerek Messene üzerine yürüdü. Muharebe meydanından atının üzerinden düşmesi sonucunda esir alındı. Esir alındıktan sonra esaret hayatı oldukça kötü geçti. Philopoemen zorlu esareti zehirlenerek öldürülünceye kadar devam etti.

Philopoemen’in öldürülmesi haberi Akhaia’da şok etkisiyle karşılandı. Bunun üzerine Akhaialılar Messene şehrini yakıp yıkıp büyük bir yağmaya maruz bıraktılar. Philopoemen’in cesedi yine Messene’de yakılarak külleri törenle Megalopolis’e taşındı. Şöhretli komjutanun külleri zırhlı at ve at arabasının üzerinde kuzeye Megalopolis’e hareket ederken Akhaia birliği yerleşimlerinde yaşayan insanlar küllerinin bulunduğu kaba dokunabilmek için mücadele ettiler. Megalopolis’e vardıktan sonra cenaze töreninin ardından Messeneli savaş tutsakları Philopoemen’in mezarı önünde taşlanarak öldürüldü.

Philopoemen, kıta Yunanistan’ın Roma hakimiyetine girmeden önce veya kendine özgü bağımsız devletler halinde yaşamasının önündeki son kahramandı belki de. Dönemin süper gücü olarak nitelendirilen Roma’ya karşı şansının olmadığını bilse de askeri gücünü ve politik stratejilerini Yunanistan’ı savunmak üzere kurgulamıştı. Bunu yaparken Sparta olmak üzere diğer şehir devletlerinin hoyrat politikalarından dolayı Philopoimen’in tüm enerjisi iç mücadelelere harcanmış oldu. Philopoemen Büyük İskender’in askeri manevralarını anlatan metinleri çok defa okumuştu. Philopoemen, filozof hocalarının nitelikli eğitiminde geçmiş donanımlı biri ve yine filozof hocalarının öğretilerine uygun olarak mütevazı bir yaşam sürerken kendini Megalopolis şehrini savunurken bulmuştur. Bu sorumluluğu kendisi istememiş ama sorumluluk duygusu doğal bir biçimde omuzlarına yüklenmiştir. Aynı sorumluluk tüm kıta Yunanistan’ı savunmak ve ayakta tutma sorumluluğuna dönüşmüştür zamanla.

Philopoemen’in ölümünden sonra Roma Yunanistan’ı kendi topraklarına kattı. Hatta Philopoemen’in mezarı tahrip edilmek üzereyken bu durumu engellemek için Polybios çok etkili bir konuşma gerçekleştirdi. Böylece Romalı askerlerin mezarı tahrip etmeleri önlendi.

 M.Yıldız


Kaynakça:

https://www.britannica.com/biography/Philopoemen

https://topostext.org/people/184

https://www.loebclassics.com/view/plutarch-lives_philopoemen/1921/pb_LCL102.257.xml 

Plutarch, Philopoemen, Çev. John Dryden

S. Swain, Plutarch’s Philopoemen and Flamininus, Illinois Classical Studies

The Last of the Greeks - R. M. Errington: Philopoemen. London: Oxford University Press

Sabin; Van Wees; Whitby, The Cambridge History of Greek and Roman Warfare, 2007

Sage, Michael M., Warfare in Ancient Greece: A Sourcebook, 1996

 

 


Yunanistan Düşmeden Önce, Philopoemen (m.ö. 253-183) Yunanistan Düşmeden Önce, Philopoemen (m.ö. 253-183) Reviewed by World Arkeoloji on Eylül 30, 2022 Rating: 5

Hiç yorum yok: