Philopoemen’in ilk
dönemlerinde dair bilgiler oldukça sınırlıdır. Babası Kreugas muhtemelen
politik nedenler dolayı Mantineia şehrinden Megalopolis şehrine sürgün
edilmiştir. Bu bağlamda Philopoemen’in Mantineialı olduğu bilinmektedir.
Kreugas’ın Mantineia şehrinde sürgünde yaşarken hayatını kaybetmiştir. Oğul
Philopoimen’i ise Mantineai şehrinin varlıklı ileri gelen kişilerinden biri
olan Kleandros evlat edinerek koruma altına almıştır. Philopoimen yapısal veya
dış görünümü itibariyle herhangi bir konuda gelecek vaat eden bir kişi değildi.
Kleandros ise evlat edinmiş olduğu bu çocuğun eğitimi için gücünü kullanarak ve
dönemin koşullarına uygun olarak Academia görevlisi iki filozof tarafından
eğitim almasını sağlamıştır. Eğitim almış olduğu filozof öğretmenler muhtemelen
hayat görüşleri veya ideolojik düşünceleri itibariyle aşırı derecede özgürlükçü
ve demokrasi tutkunu filozoflardı. Bu filozofların fikirlerinden çokça
etkilenmiş olan Philopoemen bunun yanında mütevazı yaşam ve dürüst bir maddi
kazanç gibi çok yönlü bir eğitim süreci yaşamıştır.
Sparta şehrinin görkemli
günlerinin sona ermesinden sonra daha küçük bir idari sahaya çekilmişti.
Spartalı hükümdarı III. Kleomenes döneminde Sparta şehir devleti bir takım idari
ve yapısal reformlar sonucunda tekrar güç kazanmaya başladı. Bunun üzerine
Sparta yeniden genişleme politikası izlemeye başlamış oldu. Özellikle Akhaia
Birliğinin Peleponnesos bölgesinde yer alan topraklarına göz dikmiştir. Megalopolis
şehri ise Akhaia birliğinin başkenti olması dolayısıyla Sparta’nın bu yayılmacı
politikasının hedefi olmuş durumdaydı. Sparta hükümdarı III. Kleomenes’in
Megalopolis şehrine bir gece yarısı baskını neticesinde Megalopolis şehri
çabucak düşmüş oldu.
Megalopolis şehrinin bu
şekilde ani bir baskınla düşmesi, kendi halinde sade bir yaşam süren Philopoemen’in
tarih sahnesine çıkmasına neden oldu. Sparta saldırısıyla beraber hızlı bir
şekilde aksiyon alan Philopoimen bir yandan yurttaşları güvenli bir şekilde
şehirden tahliye etmeye çalışıp bir yandan da saldırıya karşı etkin bir direniş
göstermeye çalışmıştı. Bu direniş Sparta güçlerine engel olmasa da bu saldırıyı
bir anlamda yavaşlatmış bu sayede yurttaşlar daha güvenli bir şekilde şehirden
tahliye edilmiştir.
Megalopolis şehri yurttaşları kendisine en
yakın şehirlerden biri olan Messene şehrine başarıyla ulaştılar. Philopoemen
Megalopolis yurttaşlarını Sparta’nın yapacağı ve yapmak olduğu barış
tekliflerini geri çevirmeleri yönünde ikna etti. Bunun nedeni olarak aksi
durumda bundan sonra Sparta krallığının esaretinden asla kurtulamayacağı
yönünde açıklamalarda bulundu.
Spartanın bu saldırganca
yayılması karşısında Yunan şehir devletleri Makedonya kralı III. Antigonos
Doson öncülüğünde bir birlik kurdular. Akhaialılar ve Philopoemen bu birliğe
katıldılar. Yeni kurulan bu birlik Sellasia yakınlarında bulunan Parnon dağı
yamaçlarında Spartalılar ile şiddetli bir savaşa giriştiler. Yeni kurulmuş olan
birliğin unsurları sevk ve koordinasyon bakımından tam bir uyum içerisinde
bulunmuyordu haliyle. Yeni bir birlik için böylesi problemler oldukça olası ve
savaşın kaderini değiştirebilecek bir problemdi. Philopoemen bu sorunları savaş
meydanında yani yerinde gözlemleyip buna göre aksiyon alarak ve verilen
emirleri hiçe sayarak Spartalılara karşı bir süvari saldırısında bulundu. Bu
manevra ile beraber Makedonya ittifakı köşeye sıkışmış olduğu saldırıyı yararak
üstünlüğü ele geçirmiş oldu. Spartalılar bu manevrayı engelleyemeyince birlik
kuvvetleri Spartalıları şiddetli bir şekilde bozguna uğrattılar. Bu savaşta Philopoemen’in
cesur hamlesinden sonra Antigonos ona ordusunda üst düzey komutanlık teklif
etmiş olsa da Philopoemen bunu kabul etmedi.
Savaş sonrasında
özgürlüğüne kavuşan Megalopolis şehrinden uzaklaşarak Girite giden Philopoemen burada
uzun yılları boyunca paralı askerlik yaptı. Her ne kadar Antigonos:’un
teklifini geri çevirmiş olsa da Girit’te Makedonya’nın çıkarlarına büyük bir
sadakatle hizmet etti.
Philopoimen Mö 210
yıllarında Girit’ten döndükten sonra ana karadaki politik süreçler oldukça
başka bir yere evrilmişti. Antigonos’un ardılı olan V. Philippos ile kurulan
Akhaia ittifak kurulmuştu. Makedonya-Roma mücadelesinin başlamasından sonra
ittifaklığın doğal sonucu olarak Akhaia ve Aitolia birliği üyeleri kendilerini
bir anda bir savaşın içerisinde buldular. Philopoimen, Antigonos döneminde
olduğu gibi Philippos yönetiminde de prestijini sürdürmeye devam etti.
Girit’ten döner dönme Akhai birliğinin süvari komutanlığına getirildi. Göreve
geldikten kısa bir süre sonra Eleaia yakınlarında yapılan bir çarpışmada düşman
birlikleri komutanını mızrağıyla öldürdükten sonra şöhretini taçlandırmış oldu.
Bundan sonra Akhaia ordusunda yapısal reformlar yaptı, orduyu yeniden düzenledi
ve yeni silahlarla ordusunu güçlendirdi. Bir yandan Roma ile oluşan politik
durum bir yandan da her defasında baş gösteren Sparta tehlikesine karşın
sürekli olarak hazır olabilmenin alt yapısını hazırlamaya çalışıyordu.
Sellasia muharebesini
kaybeden Sparta kralı Kleomenes İskenderiye’ye kaçmıştı. Ondan boşalan krallık
tahtına ise anayasaya aykırı olacak bir biçimde Makhanidas isimli paralı bir
asker geçmişti. Krallık tahtını bir şekilde zorla alıkoyan bu kral meşruiyetini
sağlamak için askeri başarılar sağlayarak sınırlarını genişletmek istiyordu. Bu
amaçla Akhaia birliği üyelerine karşı bir tehdit unsuru haline gelmişti. Bu
amaçla ilk olarak Mantineia şehrine saldırmak üzere hareket etti. Burada
kendisini Philopoemen’in ordusu karşıladı. İki ordunun savaşı komutanların teke
teke mücadelesine dönüştü. Bu mücadelede Philopoimen rakibi Makhanidas’ı bir
mızrakla feci bir şekilde öldürdü. Akhaialılar bu olayın anısına savaşın bu
anının kesitini betimleyen bir bronz heykel yaparak bunu Delphoi’ye adak olarak
sundular.
Sparta kralı
Makhanidas’ın görkemli bir şekilde yenilgiye uğratılmasın ardından yakın bir
süre sonra düzenlenen Nemea oyunlarında Philopoimen Yunanistan’ın kurtarıcısı
olarak takdim edilerek büyük bir övgüyle anıldı. Bu şekilde gün geçtikçe şehir
devletleri içerisindeki şöhreti artmaya devam ediyordu. Öyle ki Makedon
Philippos ile ittifak olan Akhaia birliği günün birinde ittifakı sona erince
Philippos Philopoemen’i öldürtmeye çalışmıştı. Sparta tehlikesi ise bir türlü
bitmiyordu, Makhanidas’ın yerine krallık tahtına yine anayasayı ihlal ederek
Nabis isimli bir kral geçti. Messene’ye saldıran kral Nabis’i Philopoemen
yenilgiye uğrattı. Sparta tehlikesini önleyen Philopoimen bu kez de Girit’in
yardım talebine karşılık vererek Girit’e gitti burada 6 yıl kaldı. Girit’ten döndükten
sonra anakarada köklü değişimlerin olduğunu gördü. Bu süre zarfında Akhaia
birliği Romalılarla ittifaklık bağı kurmuş bu sebeple roma lejyonları Yunan
anakarasına adım atmıştı.
Akhaia birliği Philopoemen’i
tekrar strategos olarak görevlendirmişti. Nabis ise yeniden güç toplamaya
başlamıştı. Kral Nabis’in ortadan kaldırılması üzere stretegos görevlendirildi.
Nabis’i ortadan kaldırma çabaları ilk etapta sonuçsuz kaldı ne var ki Nabis’i
ortadan kaldırmak için avantajlı konuma eriştiğinde ise Romalı komutan
Flaminius onu engelledi. Roma’nın can düşmanı olan Hannibal’i himaye eden
Seleukosların Yunan şehir devletlerine karşın yayılmacı politika izlemesinden
ötürü içeride Sparta ile barış anlaşması yapıldı. İlerleyen yıllarda Sparta
Roma politikasına aykırı olarak Aitolia birliğiyle yaptığı bir takım tehlikeli
yakınlaşmalardan sonra Aitolia birliği Roma’ya yaranabilmek için kral Nabis’i
öldürüp Sparta’yı işgal ettiler. Bunun üzerine Philopoemen Sparta üzerine
yürüdü ve politik ve askeri manevralarla Sparta’yı Akhaia birliğinin bir
parçası haline getirdi. Belli bir süre içerisinde yeniden ortaya çıkan Sparta
milliyetçiliği karşısında sert önlemler alarak sorumlulardan oluşan yaklaşık
3.000 kişiyi köleleştirip esir pazarlarında satmıştır.
Sparta vakasından 5 yıl
sonra Messene şehri Akhaia birliğinden ayrıldı. Bunun üzerine artık yaşlanmış
olan Philopoimen harekete geçerek Messene üzerine yürüdü. Muharebe meydanından
atının üzerinden düşmesi sonucunda esir alındı. Esir alındıktan sonra esaret
hayatı oldukça kötü geçti. Philopoemen zorlu esareti zehirlenerek öldürülünceye
kadar devam etti.
Philopoemen’in
öldürülmesi haberi Akhaia’da şok etkisiyle karşılandı. Bunun üzerine
Akhaialılar Messene şehrini yakıp yıkıp büyük bir yağmaya maruz bıraktılar. Philopoemen’in
cesedi yine Messene’de yakılarak külleri törenle Megalopolis’e taşındı.
Şöhretli komjutanun külleri zırhlı at ve at arabasının üzerinde kuzeye
Megalopolis’e hareket ederken Akhaia birliği yerleşimlerinde yaşayan insanlar
küllerinin bulunduğu kaba dokunabilmek için mücadele ettiler. Megalopolis’e
vardıktan sonra cenaze töreninin ardından Messeneli savaş tutsakları Philopoemen’in
mezarı önünde taşlanarak öldürüldü.
Philopoemen, kıta
Yunanistan’ın Roma hakimiyetine girmeden önce veya kendine özgü bağımsız devletler
halinde yaşamasının önündeki son kahramandı belki de. Dönemin süper gücü olarak
nitelendirilen Roma’ya karşı şansının olmadığını bilse de askeri gücünü ve
politik stratejilerini Yunanistan’ı savunmak üzere kurgulamıştı. Bunu yaparken
Sparta olmak üzere diğer şehir devletlerinin hoyrat politikalarından dolayı
Philopoimen’in tüm enerjisi iç mücadelelere harcanmış oldu. Philopoemen Büyük
İskender’in askeri manevralarını anlatan metinleri çok defa okumuştu. Philopoemen,
filozof hocalarının nitelikli eğitiminde geçmiş donanımlı biri ve yine filozof
hocalarının öğretilerine uygun olarak mütevazı bir yaşam sürerken kendini
Megalopolis şehrini savunurken bulmuştur. Bu sorumluluğu kendisi istememiş ama
sorumluluk duygusu doğal bir biçimde omuzlarına yüklenmiştir. Aynı sorumluluk
tüm kıta Yunanistan’ı savunmak ve ayakta tutma sorumluluğuna dönüşmüştür
zamanla.
Philopoemen’in ölümünden
sonra Roma Yunanistan’ı kendi topraklarına kattı. Hatta Philopoemen’in mezarı
tahrip edilmek üzereyken bu durumu engellemek için Polybios çok etkili bir
konuşma gerçekleştirdi. Böylece Romalı askerlerin mezarı tahrip etmeleri
önlendi.
Kaynakça:
https://www.britannica.com/biography/Philopoemen
https://topostext.org/people/184
https://www.loebclassics.com/view/plutarch-lives_philopoemen/1921/pb_LCL102.257.xml
Plutarch, Philopoemen,
Çev. John Dryden
S. Swain, Plutarch’s
Philopoemen and Flamininus, Illinois Classical Studies
The Last of the Greeks - R. M. Errington: Philopoemen. London: Oxford University Press
Sabin; Van Wees; Whitby, The
Cambridge History of Greek and Roman Warfare, 2007
Sage, Michael M., Warfare
in Ancient Greece: A Sourcebook, 1996
Hiç yorum yok: