Efes Artemis Tapınağı


Artemis Tapınağı


   (Yunanca: Artemision; Latince: Artemisium) aynı zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir. Tanrıça Artemis'e ithaf edilmiş tapınak Efes'te Milattan önce 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. Türkiye'deki antik kent Selçuk İzmir'de bulunmaktadır. Tapınak Lidya Kralı Kroisos tarafından başlatılmış 120 senelik bir projenin eseridir.
Dünyada bulunan en büyük tapınaklardan biri olan bu yapı, orijinalinde tanrıça Artemis’e ithaf edilmiştir. Anadolu’da bulunan Efes ve Magnesia Artemis tapınaklarında olduğu gibi, Sardeis Artemis tapınağı da batıya bakmaktadır. Tapınağın iki adet sütunu antik dönemden günümüze kadar, olduğu gibi hiç restore edilmeden koruna gelmiştir 

Artemis, Ay tanrıçası olarak Titan Selene'in yerini alan Apollon'un kardeşi bakire avcı Yunan tanrıçasıdır. Efesli Artemis ise oldukça farklıdır. Efesli Artemis'in (Efesya) bir Anadolu tanrıçası olan Kibele'nin bir kültü olduğu sanılmaktadır.
Anadolu'nun ana tanrıçası Kibele'nin Efes'e nasıl geldiği ve orada Artemis adıyla kültünün nasıl başladığı bilinmemekle beraber Kibele'nin çeşitli evreler geçirerek Artemis haline geldiği kabul ediliyor.
Yunan tanrılarının aksine daha çok yakındoğu ve Mısır tanrıları gibi vücudu, altından ayaklarının çıktığı ve bacaklara doğru gittikçe incelen, sütun benzeri bir bölümle kaplıdır. Çok memeli Tanrıça (37 adet) Efes'te basılmış paraların üzerinde başında Kibele'nin bir özelliği olan duvar gibi bir taç ile resmedilmiştir. Paraların üzerindeki resminde, kolları birbirine geçmiş yılan ya da Ouroboros yığınlarından oluşan bir asaya dayalı durmaktadır. Aynı Kibele gibi Efes'teki tanrıçaya da megabyzae adı verilen hierodüller ve kore'ler hizmet etmekteydi.
   Artemis Tapınağı Efes bölgesinin ekonomik olarak güçlü bir bölgesinde yer almaktaydı ve tüccarlar ve Anadolu'nun her yerinden yolcular tarafından ziyaret edilmekteydi.
*1750, 1882 ve 1904 yıllarında sınırlı ölçüde yapılan kazılardan sonra 1910 ila 1914 yılları arasında Howard Crosby Butler tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, tapınak ortaya çıkarılmıştır
 Yapımı

   Artemis Tapınağı 800 yıl boyunca kullanılması rağmen, hiç bir zaman tamamlanmamıştır ve yapının bitirilmemiş bölümleri insana yanıltıcı bir görünüm vermektedir. Örneğin, tapınağın tek tamamlanmış sütunları yapının doğusunda yer alan yüksek kaideler üstündekilerdir. Bunların narin oranları, keskin formları ve dizemsel biçimleri, diğer sütunların kaba, yivsiz ve özensizce tıraşlanmış yüzeylerinin, ileride bitirilmiş olsalardı son durumlarının nasıl olacağını göstermektedirler. Binanın bitirilmemiş kısımlarından, taş ustalarının tapınağı nasıl tasarlandıkları, blokları nasıl işledikleri ve nasıl kaldırıp yerlerine koydukları daha iyi algılanmaktadır. İlaveten, farklı inşaat teknikleri, tapınağın değişik bölümlerinin Hellenistik ve ya Roma dönemlerine tarihlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Tapınağın kusursuz tasarımı ve inşaatı, antik yapı ustalarının ileri seviyedeki mesleki yükümlülüklerini açıklar ki, bu da bugün tapınağı ziyaret edenler için bir ilham kaynağıdır.



Ocak: Tapınağın mermerleri, 3 km güneyinde bulunan ocaklardan gelmektedir. Blokların yüzeyleri, nakliye sırasında oluşabilecek hasarlardan korumak amacıyla, yontulmamış bir durumda tapınağa getirilmiş ve yerlerine konulduktan sonra işlenmişlerdir. Mermer üzerindeki doğal kusurlar dikkatlice kesildikten sonra, bu alan uygun kesilmiş tıpalar ile yada tamirat yuvaları ile özenle doldurulmaktaydı.

Kaldırma: Ağır blokları kaldırma yöntemlerinden biri, bloğun ortasında bulunan ve yukarı doğru daralan yuvaya uygun demir kilitlerin (“kurtağızı”) kullanılmasıdır. Bu tip kaldırma yuvaları Hellenistik sütun başlıklarında ve Roma bloklarının çoğunda görülmektedir. Günümüze korunagelen, en büyük boyuttaki tüm Roma dönemine ait blok, orijinalde 2 sütun üzerinde yer almış olan, 23.2 ton ağırlığındaki, Roma kiriş (arşitrav) bloğudur, özel yapılmış bir vinç kullanılarak, 18 metre yüksekliğe, 2 sütunun üzerine yerleştirilmiştir.

Yerleştirme: İstenilen pozisyona kaldırıldıktan sonra, bloklar asıl yerlerine konmak üzere, kanırtma yuvalarına sokulan manivela yardımı ile yerleştirilirdi.

Birleştirme: Bloklar birbirlerine harçsız olarak kenetler (yan yana getirilmiş bloklar) ve zıvanalar (üst üste getirilmiş bloklar) kullanılarak bağlanırlar. Hellenistik kenet ve zıvanalar demirden yapılmış; demirin paslanmasını önlemek için, kurşunla perçinlenmiştir. Roma kesimlerin çoğunde demir kenetler için yuva yeri, ve buna bağlı olarak demir ya da kurşun kalıntısı bulunmaz; bu kenetler ahşaptan yapılmış olabilirler. Çoğu Roma bloğunda zıvana yuvaları yoktur, ancak sütun tamburları bronz ve kurşun zıvanalarla bağlanmıştır.

Son İşlemler: Yapım sırasında blokların birleşen yüzeylerinde cam gibi düz bir satıh elde etmek üzere ince keski ve zımpara kullanımı ile son işlemleri yapılır ve buradaki birleşim çizgileri görülmez haline getirilir. Fakat blokların dış yüzeyleri, binanın tamamlanmasına kadar işlenmeyip yontulmamış durumda bırakılmıştır. Blokları belli bir düzleme getirmek üzere çeşitli yerlerine ince bantlar yontulmuştur. Sütun başlıklarının altında bulunan kısa bölümdeki yivler, sütunların bitmiş durumuna yönlendirmek üzere işlenmiştir. Yontulmamış kısımların üstünde bulunan üç adet yazıt vardır; bunlardan bir tanesinde sütun dile gelerek “ΜΕϹΚΕΑϹ,” yani “beni düzelt” (son duruma getir) diyerek, ustaları işlerini bitirmesi için uyarmaktadır.
 Tasarım ve Süsleme

   Artemis Tapınağı, Atina Parthenon’unda ve diğer seçkin Yunan yapılarında olduğu gibi, estetik nedenlerle yatay ve dikey düzlemlerden hafif sapmalar gösterir. Tapınak, büyük bir kürenin yüzeyindeki küçük bir dikdörtgene benzeyen, (dört köşeden merkeze doğru yükselen) yarıküresel bir kavise sahiptir. Tapınağın uzun kenarının kavisi, uzatıldığı takdirde, yarı çapı 14-18 km olan büyük bir dairenin parçası olarak ortaya çıkar. Sütun gövdelerinin profilleri yukarı doğru incelmelerine ilaveten, tamamlanmış sütunlardan kesin ölçülebildiği ve tamamlanmamış olanlardan hesaplanabildiği üzere, devamlı genişleyerek (entasis) gövdelerinde taşıdıkları çatı ve tavanların ağırlığını ima eden esnek bir yaşam belirtisi verirler.
Sütun kaide ve başlıklarındaki bezemeler, keskinliğin ve canlılığın tanımı, gergin hatların kalitesi ile tekrarın ve zıtlığın uyumu (dar ve geniş, kavisli ve sivri, içbükey ve dışbükey gibi) Yunan sanatına has özellikleri temsil eder.

Sütun Başlıkları

   Kimi başlık volütlerinin “göz”leri, bazılarının tunçtan saplar içerdiği yuvalar aracılığı ile varlıkları ispatlanmış olan, tunçtan aplik süslemeleri (rozetler?) varken, az sayıdaki yalın volüt “göz”leri, volüt kıvrımının görsel hesaplamasında kullanılmış olabilecek hafifçe kazınmış hatlara sahipti. Sütun Kaideleri. Sütun kaideleri, toros ile scotia elemanlarıyla Asyalı İyonik olarak adlandırılan tiptedirler. Sadece, yüksek pedestal üzerinde duran sütun kaideleri, yapı içerisindeki başka bir alandan gelen Hellenistik kaidelerin yeniden kullanılması ile tamamlanabilmiştir. Tamamlanan ve yarım bırakılan toroslara, olasılıkla herhangi bir sembolik anlam taşımayan dekoratif motifler olan, örgü (burma süsü) ve üst üste gelen yaprak (bindirme süsü) motifleri kazınmıştır.
    6 numaralı sütuna pelit ve küçük yaratıklar (örneğin semender, akrep, salyangoz) ile meşe yaprakları oyulmuştur. 4 numaralı sütunun üzerindeki yaprak motifi ise, yaprakları, arkada (batıda) bulunan bir kurdeleden uzaklaşarak; varlığı ekleme yerinin yuvaları ile tasdik edilen aplik yıldız ya da rozete doğru önde (doğuda) yaklaşan bir çelenge aittir. Bu sütunda bulunan yazıt için. Sıra dışı tasarıma sahip yüksek sütun pedestalleri, tapınağın doğu ucundaki iki sütunu desteklemektedir (batı uçta, artık ayakta olmayan iki sütun da benzer pedestaller ile desteklenmişti;. Dışa hafifçe çekik profil veren ve kabaca yontulmuş sütun pedestalleri sırası için oyma dekorasyon amaçlanmış olabilir (bu mermer sırası kısmen, kesilerek aşağıya indirilmiş olan sütun tamburları ve birkaç köşede fark edilebilecek yiv kanallarından oluşur). Bu pedestallerle desteklenen sütunlar, belirgin olarak Hellenistik Dönem yapısına aittir ve Roma Dönemi’nde muhtemelen tapınağın içinde bulunan asıl konumlarından sundurmaya taşınmışlardır.

 Yazıtlar

   Tapınağın üstüne işlenmiş yazıtlar sayesinde yapı hakkında farklı bilgiler edinmekteyiz. Yunan tapınakların duvar yüzeyleri sıklıkla geleneksel resmi duyuru tahtası görevi yapmaktaydı. Tapınağın kuzey duvarının iç yüzeyine kazınmış olan Yunanca uzun bir metinden bir tanesi Mnesimachus adlı birine 1325 altın stater borç verilmesi hakkındadır ve onun ipotek altına alınmış gayrimenkullerini, borcun geri ödenmesine kadar korunması için teminatlarını ve mal kayıpları esnasındaki cezalarını sıralar. Yazıt, tapınakların antik dönemlerde banka gibi de işlev görmesi ile Sardeis çevresindeki topografik özellikler ve bunların yerel adları hakkında da önemli bilgiler sunar.
    Tapınağın batı ucundaki bir sütunun alt kısmında Yunanca kısa bir mısra bulunmaktadır. Bazı harfler eksiktir ve bazı kelimeler anlaşılmamaktadır. W. H. Buckler ve D. M. Robinson tarafından yapılan çeviri şöyle demektedir: “Benim torusum ve temel bloğum yekpare bir taştır ve ben, diğer tüm [sütunlar] arasında ilk olarak ayağa kalkanım; halk tarafından değil dostlar tarafından verilmiş taşlardan [yapılarak].”
Lidce iki kısa metin, tapınağın doğu ve batı sundurmalarındaki kaidelerin üzerine yerleştirilmiş olan sütunların alt uçlarına kazınmıştır; her iki metin de eksiktir. Biri şöyle yazar: “Bakivas’ın oğlu [M]anes?...”; öteki de şöyle yazar: “... S(ardeis)’li Srkastu’nun oğlu/kızı...” Her ikisi de muhtemelen sütun bağışçılarının isimleridir. Batı Anadolu’nun birçok yerleşiminde bireyler tarafından tapınak sütunlarının bağışlanması gözlenmiştir ve en meşhur örneği Efes’teki Artemis Tapınağına Sardeis Kralı Kroisos tarafından bağışlanan sütunlardır.
    MS 4.-5. yüzyılda Hristiyanlığı işaret eden “ışık” (ΦΩΣ) ve “yaşam” (ΖΩΗ) kelimeleri kapının güney pervazına kazınmıştır. Her iki kapı pervazına ve sundurmanın güney duvarına kazınmış haçlar gibi, bunlar da “hiç kuşkusuz paganizmin kötü ruhlarını kovmak niyeti taşır”

 
Bizans Dönemi Çizimi
 Dönemleri

Pers Dönemi (MÖ 547-334): Pers dönemine ait bir tapınak izlerine rastlanmamasına rağmen, burada Artemis Kutsal Alanı mevcuttu. Artemis kültünden söz eden Lidya dilindeki Pers dönemine ait yazıtlar ve başka buluntular bu kutsal alanda ortaya çıkarılmıştır. Kutsal alanın en eski korunmuş yapısı, MÖ 6. veya 5. yüzyılda yapıldığı sanılan sunaktır.

Hellenistik Dönem (MÖ 334 - MS 17): Tapınağın yapımına ilk olarak, Hellenistik dönemde, MÖ 3. yüzyılda başlanmış olup, sadece ana bina (cella) bu dönemde bitirilmiştir. Binanın çatısı, iki sıra iç sütunlarla desteklenmekteydi. Bina çevreleyen dış sütunlar ise planlanmış ancak inşa edilmemişlerdi.

Roma Dönemi (MS 17 - 400): Roma İmparatorluk döneminde, (MS 1. - 2. yüzyıl) tapınağın cellası, inşa edilen bir duvar ile iki eşit mekana bölünmüştür. Doğu duvarına açılan yeni bir kapı ile yapı sırt sırta dayalı çift cellalı bir tapınağa dönüşmüştür. Büyük bir olasılıkla bu, Artemis kültü yanında İmparatorluk kültünün de yer alması için yapılmıştır. İç sütunlar kaldırılmış ve imparatorlar ile eşlerine ait 8.5 m boyunda heykeller doğu cellaya yerleştirilmiştir.
Aynı dönemde, doğuda kısımda (orijinalde tapınağın arka kısmında) dış sütunların yapımına başlanmıştır. Doğu kısımda, yer alan sütunlar dikilmiş ancak bitirilmemiştir. Uzun kuzey ve güney kanatlarda ise, sadece sütunların temelleri yerleştirilmiş, batıda ise sütunların inşasına bile başlanmamıştır. Her iki taraftaki revakların karşısında, yüksekçe kaideler üzerine oturtulmuş olan ikişer tane yivli sütun Hellenistik celladan buraya getirilmiş olmalıdır. Çünkü, bu sütunlar dışarıdakilerden daha kısa olduğundan, kaideler üzerine oturtularak, boylarının, diğer sütunlarla aynı seviyeye getirilmeleri sağlanmıştır.

Geç Roma ve Bizans Dönemleri (MS 400 - 700): Artemis kültünün gözden düşmesinin nedeni pek iyi anlaşılamamıştır. Roma yönetiminin, MS 4. yüzyıldan itibaren Hristiyanlığı kabul etmesi pagan kutsal alanlarının kapanmasına neden olmuştur, ancak bu binanın kullanımı olasılıkla devam etmiştir. Tapınağın doğusunda yer alan küçük kilise MS 5. yüzyılda inşa edilmiş ve tapınağın doğu girişine haç resimleri ve “ışık,” “hayat” gibi hristiyanlığı temsil eden sloganlar kazınmıştır. 7. yüzyıldan başlayarak bina harabe haline gelmiş ve mermerleri yakılarak kireç haline dönüştürülmüş veya devşirme olarak kullanılmıştır.

 -Mağrur Babil'in üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus'daki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve Güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos'un engin mezarını; ama Artemis'in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki "İşte! Olimpus'un dışında, Güneş hiç bu kadar büyük bir şeye bakmadı. (Sidonlu Antipater)

-Kadim Babillilerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus'un mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efes'teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümü gölgede kalmıştı. Bizanslı Philon




Sardisex
Wikipedia
Efes Artemis Tapınağı Efes Artemis Tapınağı Reviewed by World Arkeoloji on Şubat 08, 2016 Rating: 5

2 yorum:

  1. Başlıkta efes yazıyor ama içerikte tamamen sardeis anlatılmış

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerekli kontroller yapıldıktan sonra düzeltilecektir, ilgi ve alakanız için Teşekkür ederiz. Katkı yapmak isterseniz desteklerinizi bekleriz.

      Sil