Hippias


Hippias; Atina'nın ilk tiranı olan Peisistratos'un oğludur. Peisistratos'un ölümünün ardından Atina tiranı olarak göreve başladı. Hippias samimi içten ve dürüst bir kişiliğe sahipti. Atina şehrini kardeşi Hipparkhos ile beraber idare ettiler. İki kardeşte babalarının izinden giderek Atina şehrini adil, kültürlü ve şehri güzelleştirme vizyonu idealine devam ettirdiler.

Atina şehrini, Batı Anadolu'da bulunan şehirler ve adalar ve ana karada bulunan şehirlerden daha gelişkin bir şehir haline getirmek için yoğun çaba sarf ettiler. Peisistratos İlissos nehri kıyısında görkemli bir tapınak yaptırmıştı. Ancak kardeşler Atina şehrinin görkemini ve kudretini arttırmak için bu tapınağın yerine geçecek olan Olympos Zeus Tapınağı inşaasını başlattılar. Akropoliste ise  İnşasına başlanan Athena Polias tapınağı yapıldı. Böylesine büyük bir yapı o dönemde Ephesos (Efes Artemis) ve Samos'ta yer alan (Athena Hera) şehirlerinde yer alıyordu. Yapımına başlanan bu dini mabet bu şehirlere bir meydan okumaydı. Tiranlar döneminde on yıllarca siyasi mücadele ve bunun sonucunda kaybedilen istikrarın geri dönmesi bakımından önemli bir girişimdi.

Hippias politik alanda babasının yolundan ilerledi. İç siyasette ölçülü ve uyumlu olmaya çalıştı, Dış politikada ise Atina şehrini nüfuzunu arttırmaya çalıştı. İç politikada rakip aileleri izole etmemiş bunun aksine onlara bir takım yetkiler vermiştir. Bu amaçla rakip ailelere Eponymos Arkhon (içerisinde bulunulan yıla adının verildiği devlet yetkilisi) makamını paylaştırmıştı. Hippias bu anlamda ne kadar ılımlı olsa da rakip aileler de en az kendi ailesi kadar güçlüydü ve geçmişte aralarında güçlü mücadeleler yaşanmıştı. Bu anlamda verilmiş olan politik imkanlar bu mücadeleleri ortadan kaldırmamış zamanla şiddetli çatışmalar olmasını engelleyememişti.

Hippias ile birlikte Atina'yı idare eden Hipparkhos ise daha çok kültür, sanat, sosyal vs. alanlarında etkin bir rol üstleniyordu. Hipparkhos, Harmodios isminde genç bir aristokrata cinsel tekliflerde bulunmuş bu teklifleri ise ısrarla reddedilmişti. Karşılık göremeyen Hipparkhos, Harmodios'un kız kardeşini kent meydanında herkesin gözü önünde ağır bir şekilde aşağıladı. Bu duruma çok içerleyen Harmodios bunu aile şerefine dil uzatmak olarak kabul etti. Bunun üzerine ise sevgilisi Aristogeiton ile beraber ustaca bir suikast planı hazırladılar. Plana göre suikast Panathenaia şenliklerinde düzenlenecekti. Panathenaia şenlikleri yapılırken tören alayının toplandığı bir esnada Hipparkhos bıçaklanarak öldürüldü. Tıpkı kız kardeşinin herkesin gözü önünde aşağılandığı gibi o da herkesin gözü önünde öldürülmüştü. Suikastçılar hemen yakalandı ve oracıkta idam edildiler. Bu olay sonuçları itibarıyla çok önemli sosyolojik anlamlar kazandı. Atina vatandaşları ve gelecek nesilleri, bu suikastın öncesini ve sonrasını tiranlığa karşı Atina demokrasisi adına indirilmiş en büyük darbe olarak yorumlayıp övgülerle karşıladılar. Harmodios ve sevgilisi Aristogeiton'u tiran katilleri olarak övdüler, haklarında kahramanlıklarını vurgulayan şarkılar şiirler yazdılar. Agoraya heykelleri dikilmiş olan ilk ölümlüler olma şerefine eriştiler.
Tertiplenmiş olan suikast planının başarıya ulaşması halk tarafından içten içe mutlulukla karşılandı. Bu durumda Harmodiaos ve Aristogeiton Tyrannicides ilan edildi. Tyrannicides; zalimi öldüren kimse anlamına geliyordu.

Hipparkhos'un ölümü Hippias için ise farklı bir dönüm noktası oldu. Kardeşinin öldürülmesi ve tiranlığın halktaki olumsuz birikimini gören Hippias iyiden iyiye paranoyaklaşmaya başladı. Bununla birlikte yönetimindeki baskıyı sistemli bir şekilde arttırmaya başladı. Hippias'ın sürgündeki düşmanları yaşanmakta olan siyasi tabloyu fırsata çevirmek için önemli ailelerinden biri olan Alkmaionidler ailesi liderliğinde birleştiler. Siyasi muhalifler güçlerini arttırmak amacıyla siyasi ittifaklar yapmaya başladılar. Bu amaçla Apollon tapınağının yeniden inşa edilmesinin finansmanını sağlamalarıyla Delphi rahiplerinin gücünü arkalarına aldılar. Delphi (Delphoi) rahipleri sayesinde Sparta ile müttefiklik yapmak çok zor olmadı muhalifler için. Hippias ise bu süreçte rakiplerine karşı müttefiki olan Thesselia kralıyla ittifakını pekiştirmeye çalıştı.

Muhalifler ve devlet erkini elinde bulunduran Hippias hazırlıklarını yapa dursun. Zamanla güçlenen muhalifler nihai olarak Hippias'ın karşısında çıktılar. Mö 510'da taraflar fiilen karşı karşıya geldiler. Alkmaionid ailesinin toplamış olduğu güçler ve müttefiki Sparta güçleri evvela Atina'ya denizden saldırı düzenlediler. Ne var ki bu saldırı geri püskürtüldü. Bunun üzerine Sparta kuvvetleri karadan harekata başladılar, Hippias ise kuvvetleriyle beraber Akropole çekildi. Akropole çekilen Hippias kurmuş olduğu tahkimat ve akropolün yapısına güvenerek burada savunmaya geçti. Burada kuşatma altına alınan Hippias kuşatmaya dayanacak gücü vardı. Kuşatmaya dayanacak gücü olmasına rağmen ölümcül bir hata yaptı. Ailesini ve çocuklarını gizlice Attika dışına çıkarılırken ailesi ele geçirildi. Bunun üzerine Hippias teslim olmak zorunda kaldı. Teslim olduktan 5 gün sonra ise Atina'yı terk etmek zorunda kaldı.

Atina'dan kovulduktan sonra doğuya giden Hippias Pers imparatorluğunun onurlu bir konuğu oldu. Pers imparatorluğunun değerli konuğu Hippias imparator Dareios'un desteğiyle kısa süre içerisinde  Atina'ya geri dönüş planları yapmaya başladı. Atina'da ise Hippias sonrasında kurulan kısmen demokratik rejim müttefikleri Sparta ideolojisi için taban tabana zıt bir durumdu. Spartalılar kendi yardımları sayesinde oluşan bu tablodan hiç hoşlanmamışlardı. Bunun üzerine Hippias'la yapmış oldukları savaştan iki yıl sonra (Mö 508) Attikayı baştan sona istila edip yağmalayıp Akropolis'i ele geçirdiler. Atinalılar Sparta güçlerini kısa süre içerisinde geri püskürttüler. Eski müttefik yeni düşmanlar arasında yaşanan bu problem tüm Yunan dünyasını uzun süre zora sokacak büyük problemlere yol açacaktı. Atina derhal ittifaklar yapmak için arayışlara başladılar. O dönem Pers imparatorluğu oldukça güçlüydü ve nihayetinde Atina Batı Anadolu'da Sardes şehrinde Perslilerle bir anlaşmaya vardı. Atina elçileri Sparta tehlikesine karşı Perslilerle oldukça basiretsiz bir anlaşma yaptılar buna karşın Atinalılar ise oldukça mutluydular. Anlaşmaya göre Atina tarafı Perslilere bir kabın içerisinde Attika toprağı ve suyu bulunan hediye sundular Persliler ise bu durumu derhal kabul ettiler. Anlaşma sonrasında Attika Pers imparatorluğu himayesinde bulunan üzerinde söz sahibi olduğu sıradan bir şehri simgelemiş oluyordu. Atina şehrini yönetecek kişi ise doğal olarak Perslilere sığınmış olan Hippias'tı.


Perslilerle yapılan anlaşma Atina'da ilk duyulduğunda şok belki de dehşetle karşılanmıştı. Atina yönetimi böyle bir anlaşmayı hiç yapılmamış gibi hareket ediyorlardı. Yine aynı döneme denk gelen İonia isyanı Atina şehrine kısa bir süreliğine nefes aldırmıştı. İonia şehri daha fazla demokrasi isteği ve ağır Pers vergilerinin altında ezilmelerinden ötürü isyan hareketi başlattılar. İsyanın ertesi yılı Atina ve Eretria şehirleri isyanı desteklemek maksadıyla İonia'ya askeri ve lojistik destek sağladılar. Uzun süren isyan mücadelesi Sardes garnizonunun yenilgisiyle sonuçlandı. İsyanı destekleyen Yunan şehirleri özgürlük mücadelelerini kazandıkları düşüncesiyle şehirlerine dönüyordu. Ne var ki özgürlüklerinin kısa süre sonra sona ereceklerini bilmiyorlardı.

İonia ayaklanması 4 yıl boyunca sürdü. Dareios bu isyanı çok sert bir şekilde bastırdı. Anadolu'daki herhangi bir isyan varlığında Yunanistan'dan yardım gelmesini engellemek artık ilk önceliği haline gelmişti. Atina şehrinin kendilerine yapmış olduğu ihanetine ise çok sinirlenen imparator "Attikayı unutma!" günde 3 kez hatırlatmasını yapmak üzere bir hizmetçi görevlendirmişti. İmparatorun olası yardımları engelleme fikri herhangi bir zemine oturmayınca Yunanistan'ı topraklarına katma kararı aldı. Mö 492'de yapılan ilk deniz seferi Athos yarımadası açıklarında fırtınaya kapılmasıyla sefer başlamadan bitmiş oldu. Bu başarısız seferden iki yıl sonra Pers donanması tekrar hareket etti. Eski tiran tahtını geri almak için geri geliyordu. Donanma öncelikli hedef olarak Eretria ve Attika'ya yürüyordu. Persliler yolları üzerinde yer alan Naksos'u yağmaladılar ve Sardes Kybele tapınağının yanmasının öcünü almak için de buradaki tüm tapınaklar ateşe verildi. Delos ise Peisistratos'un emekleri ve oğlu Hippias'ın bunu gözetmesi sayesinde yıkıma uğramaktan kurtuldu. Pers ordusu Eretria karşısında hiç zorlanmadı. Çabucak düşen şehir yağmalandı tapınakları yakıldı ve yurttaşları ise bugünkü Basra (Kissia) şehrine zincirlere vurulmuş bir şekilde sürüldüler.

Nihayet Pers orduları Marathon'a vardı ve elbette Hippias'ta Pers ordusuyla beraberdi. Bir zamanlar atalarının güçlü olduğu toprakların üzerinde kamp kurdu ordu. Hippias kehanetleri yorumlamakta oldukça becerikliydi. Görmüş olduğu bir rüyadan ötürü zafer kazanma noktasında ruhu tedirginlik yüklüydü. Pers ordusu Sunion burnundan dolaşıp Atina'ya gitmek için gemilerini hazırlandıkları bir anda küçük bir Yunan donanması tarafından saldırıya uğradı. Persliler üstün bir güce sahip olmasına rağmen beklenmedik saldırı karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. Geri çekilme manevrası çok daha kötü sonuçlar doğurdu Pers ordusu için. Ordu kuvvetleri ağır kayıplar vermesinin yanı sıra psikolojik açıdan da Atina'ya taarruz edecek yürekte kalmamıştı. Tüm bunlar yaşanırken sonuç alamayan Pers ordusu için zaman ise çok hızlı akıyordu. Bir şey elde edemeden sonbaharın gelmesiyle Pers ordusu geri çekildi. Hippias ise kendi idaresi döneminde Miltiades tarafından fethedilen Lemnos adasında döndü -burada yaşadı burada yaşlandı ve burada öldü. Atina'ya hükmetme imkanı ise fiilen sona ermişti.

Pers ordusunun geri çekilmesi yalnızca bir geri çekilme değildi. Bu geri çekilme Hippias açısından büyük bir trajediyi bünyesinde barındırıyordu. Pers ordusu geri çekilirken Pire açıklarında bir süre demirlemişlerdi, işte Hippias vatanını son kez görmüş oluyordu. Akropolis'i uzaktan seyrediyordu Hippias; şehrin silueti, Attika tepeleri ve görünen diğer ayrıntılar hatıralarını canlandırıyordu ve can alıcı bir şekilde oradan uzaklaşıyordu. Ne var ki karaya çıkma Attika'yı yakından görmüş olsaydı ondan sonra ne kadar değişmiş olduğunu görürdü. Belki de Atina'yı görmemesi eski tiran için en iyisiydi. Hippias'tan kısa süre sonra Atina'daki değişim baş döndürücü bir hızla gerçekleşmişti. Bu değişimin önderi ise kendisini siyaset arenasına kazandıran onun her zaman önünü açan kişi olan Kleisthenes'in ta kendisiydi.


Kaynakça
Antik Kaynaklar: Thucydides, Aristoteles, Platon, Herodote
Tekin, O. Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yayınları, 2016
Guthrie, W. A History Of Greek Philosophy 3, Cambridge, 1969
Mansel, A.M. Ege ve Yunan Tarihi
Stuttard, D, Antik Yunan Tarihi
Sekunda, N, Marathon 490 BC, Gorizia, 2013
Pastorio, E, Histoire grecque les caracteristiques, Editör: Monduzzi, Parma, 2006



Hippias Hippias Reviewed by World Arkeoloji on Mart 17, 2019 Rating: 5

Hiç yorum yok: