Antik Dönemde Roma Şehir Plancılığı ve Yapılanması


Helenistik dönem yaşandığı dönemde  Pergamon krallığı da Roma'ya dahil olmasına rağmen Roma'da durum pek ileri değildi. Bu dönemde şehir yerel kalitesiz tüf taşından yapılmış olan şehir surları bulunuyordu. Surların içerisindeki konutlar ve kamu binaları ise genelde kerpiç ve ahşaptan yapılmış olan düzensiz ve çarpık bir şehirdi.

Cumhuriyet Roma'sı ideali Helenistik krallıkların lüks ve şatafatına ön yargılı ve olumsuz bir bakış açısına sahipti. Helenistik dönem şatafatı ve arzuları alaycı ve kınayıcı bir bakış açısına sahip bir Roma vardı. - Bu bakış açısı kırılmasaydı muhtemelen Roma hiçbir zaman zenginleşemeyecek ti. Roma şehri mütevazi kamu binalarıyla, çarpık kent surları ve fakir konutlarıyla aslında aslında halen varoş olan bir devleti temsil ediyordu.

Julius Caesar, MÖ 53 yılında sade tuğladan yapılmış senato binası Cumhuriyet Roma'sının uzun yıllar merkezi olmayı başarmış olan Forum Romanum (Resim 1) alanının yanına dikdörtgen biçimli, etrafı stoalarla çevrili bir forum inşa ettikten sonra gösteriş ve şatafata dair bakış açıları kırılmayla beraber değişim rüzgarları esmeye başladı.

Julius Caesar hazin ölümünden sonra yerine gelen Augustus ile beraber değişim rüzgarları çok sert esmeye başladı ve elbet bu Roma'nın lehineydi.  Bu zamana kadar Roma'da görülmemiş düzeyde bir imar faaliyeti görülmeye başladı. Kamu binaları ve önemli yapılar artık zenginlik alameti olan mermer yapı ögesiyle beraber yapılmaya başladı. Toplum refahtan kendisine düşen payı almaya başlamıştı.

Augustus ile birlikte zenginleşen Roma Cumhuriyet idaresinden imparatorluk sınıfına atlamasıyla o zamana kadar Roma gerek mimari-teknoloji gerekse de insan bakımından zenginleşiyordu. Roma şehri o zamana kadar görülmeyen ihtişamlı ve kudretli yapılar görülmeye başlamış başkent olmasının emareleri artık bariz bir şekilde hissediliyordu.

İmparator Vespasian'ın yaptırmış olduğu Colosseum, Trajan'ın pazar yeriyle birlikte yaptırmış olduğu Forum sonraki dönemlerde Diocletian ve Caracalla hamamları (Resim 2) Roma'nın görkemini arttıran yapılar halini almıştır. Yazının başında da söylemiş olduğumuz gibi fakir Roma gelişip zenginleşiyordu. Bununla beraber görkemli yapılar ve eski yapıların hukuki ve zaruri sebeplerinden dolayı şehir yapılanması tam olarak istendiği gibi olmuyor bu sebeple dolambaçlı yollar ve eski yeni yapılar yan yana gelmesiyle estetik zarafet ortadan kalktığı yapılar da oluyordu. Tüm bunlara rağmen gelişen Roma vizyoner misyonunu sonraki kuşaklara aktarmaya kararlıydı. İmparatorluk idaresi mümkün olduğunca sistematik davranıyor, hippodamik (ızgara) plana sadık kalmaya çabalıyordu. Bu anlamda imparator Nero yönetimine bakacak olursak şehir plancılığı ve gelişmeye en büyük katkıyı veren kişi olarak bakmak doğru bir yaklaşım olur. Nero döneminde yaşanmış olan meşhur yangından sonra yanan bölgelerin yerine ızgara plan çok iyi bir şekilde uygulanmıştır. Tarihçi Tacitus'a göre ise bu bölgelere geniş caddeler açılmıştı. (Resim 3)

Tüm eski ve köklü şehirler kent planlaması yapılırken aynı acı kaderi yaşar. Bu bakımdan gelişen Roma şehri karşısından kent plancılarının yapabileceği şeyler kısıtlıydı. Onlar da bu hayallerini projelerini yeni kurulan veya yapılması kolay olan taşra şehirlerinde hayata geçirmeye başladılar. Yeni yapılan bu şehirler mükemmelliği ve Roma'nın merkezi gücünün artmasına muazzam katkılar sunuyordu. Şehir yapılanması Filistin'de, Kuzey Afrika'da, Fransa'da ve Birleşik Krallık'ta hep benzer şekildeydi. Belirtilen bu yerlerde yerleşimler Castrum yani askeri karargah düzenine dayalıydı. Bu şehirler Merkezde eşit açılarla kesişen bir ana cadde ile eşit ölçülere ayrılmış bir Kare cadde bulunuyordu. Bu cadde kuzey-güney yönlü olana Cardo deniyordu, dağu-batı yönündeki caddeye de decamanus adı veriliyordu. Sütunlarla çevrilmiş aynı zamanda  trafiğe de kapalı olan Forum ise caddelerin kesişme yerinin hemen yanında yer alırdı. Dört kare (insula) kendi içerisinde bloklara bölünürdü. Tüm yapılar bu alanlara yerleştirilirdi, Planlamadaki bu katılık Romalıların idari etkisini gösteriyordu. Başka bir nedeni de imparatorun egemenliği altındaki Roma vatandaşlarının eşitliğini de vurguluyordu.


Pompei, Timgad veya diğer Roma şehirleri irdelenecek olursa ne kadar homojen oldukları görülür. Roma planlı şehircilikten önceki dönemde kamu yapılarının tek bölgede toplandığı görülürdü. Yeni anlayışla beraber Forum istisna olarak kalmak şartıyla kamu yapıları şehirdeki özel yapıların arasına dağıtılmışlardı. Şehre gelen ziyaretçiler Sur kapılarından girdikten sonra sütunlu caddelerden, zafer taklarının altından, hamamlar ve tiyatro binaları ile beraber değişik yükseklikteki binaların yanından geçmekteydi. (Resim 4) Roma şehirlerinde sütunlu caddeler oldukça boldu bu sütunlar ise yapılarına göre başta Korinth olmak üzere bir çok sütun tipi bulunuyordu. Bu durum da Roma mimarisiyle özdeşleşen bir mimari anlayış haline gelmişti. Çünkü Klasik, arkaik ve Helenistik  dönemlere bakıldığında mimari yapım anlayışları estetik ve tek bir gelenekten beslendikleri görülebilmektedir.

MS. 79'da Vezüv yanardağının patlamasıyla beraber harap olan Pompei şehri günümüzde halen insutu halinde durmaktadır. Roma imparatorluğunun karakterini en iyi şekilde göstere bu klasik bu şehir incelenecek olursa planlama aşamasındayken ne kadar kapsamlı planlama ve tasarım sürecinden geçtiği açıkça görülür. 12 burçla bölünmüş olan surlarla çevrili olan şehir kapılardan merkeze gidildikçe genişleyen caddelerle dikey bir planlanmanın eseridir. Caddelerin her bir yanında yüksek kaldırımlar bulunur. Trafiği yavaşlatmak ve yayaların karşıdan karşıya geçtikleri zaman ayaklarının kuru kalmasını sağlamak için de dörtyol girişlerinde taş bloklar bulunmaktadır. Alt yapı ve kanalizasyon sistemleri başarılı bir şekilde bu şehre monte edilmiştir. Roma mimarisini çok iyi göstermesi adına Pompei mükemmel bir örneklik teşkil etmektedir. Kent meydanında idari binalar din binalar ve kentin en önemli işlevlerinden birini yerine getiren forum kent merkezinde yer almaktadır.

Forum dini mabetlere, tapınaklara, iş yerlerine, bazilikalara, çeşmeye ve portikolu (üstü örtülü yaya yolu) bir kapalı çarşıya açılırdı. Hamamlar, palestralar, tiyatro ve amfi tiyatrolar şehrin kamu binalarını büyük bir estetikle tamamlar. Görkemli Pompei şehrinde Agustus zamanında başlatılmış olan suyu evlere ve kamu binalarına ve açık alanlarda yer alan çeşmelere dağıtan bir hidrolik sistemi yer almaktadır. Bu şehir niteliği ve gelişmişliği bakımından Roma'ya rakiptir. (Resim 5)

Evler genelde standart bir forma bulunurlar; atrium (evin ortasında kalan iç avlu) genelde ufka bakan tarafa doğru bir girişi sağlanırdı. odalar ise atriuma bakacak şekilde sıralanırdı. Bazı dönemlerde şehir nüfusunun artmasıyla evler bölünebilir bazen de ihtiyaçlara göre tadilat yaparak dükkana dönüştürülebilirdi evlerin belli bölümleri.

Roma imparatorluğunun gelişmesine paralel olarak inşaat alanındaki yenilikler (kemer, tonoz, beton vs.) Romalı mühendis ve mimarlara çarpıcı kazanımlar sunuyordu. (Resim 6) Tiyatrolar, amfi tiyatrolar, kilometrelerce uzunluğa sahip su kemerleri, köprüler vs. kolaylıkla yapılabiliyordu. Halkın yoğun bir şekilde kullanmış oldukları kamusal yapıları popülerliğini korumak ve yükseltmek isteyen imparatorlar, dostları veya akrabaları tarafından yaptırılıyordu. Bu anlamda büyük tepkilere neden olmuş olana Nero'nun kamulaştırılmış alana yaptırmış olduğu Altın Ev (Resim 7) Flavian'lar tarafından yıktırılıp yerine de Colosseum (kolezyum) ve bir park yaptırılmıştı. Taşra şehirlerinde de bu yöntemle makam ve mevki kazanmaya çalışan varlıklı kişiler buralardaki kütüphanelerin ve tiyatrolar başta olmak üzere isimlerini yüceltebilecek her yapının masraflarını üstlenmişlerdi. Bu yöntem bir bakıma halkın yararınaydı.

Hristiyanlığın Ms 4. yy'daki zaferinin ardından pagan dini yapıları bundan oldukça büyük zararlar gördü. tahrip edilen bu yapılar adeta yeni yapılan başka yapıların madeni haline geldi. Mermer döşemelerinden mahrum kalan harap haldeki binalar Romalıların güç ve şehirlerine farklı bir heybet katan şehirlerine tanıklık eden önemli eserlerdi. Roma şehir plancılığı bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da Yunanlardan etkilenmiştir. Buna rağmen Yunanlıların yapılarıyla yarışacak düzeyde eserler yapabilmeyi başarmışlardı (Caracalla hamamı, Trajan forumu, Baabelkteki Jüpiter tapınağı gibi...). Tasarımlarında aksiyal simetriye, geometriye, matematiğe, berraklığa ve yenilikçi ve mantıklı mekan silsilesine vurgu yapıldığı görülebilmektedir. Barok ve Rönesans sanatçıları da bir çok konuda olduğu gibi bu konularda da tarihi Roma'dan etkilendiği görülür.

M.Yıldız

Görseller:


(Resim 1) Forum Romanum
(Resim 2) Caracalla Hamamı
(Resim 3) Izgara Planı, Geleneksel Roma Şehri
(Resim 4) Muhteşem Timgat şehri, Roma şehirleşmesinin karakterini ortaya seriyor
(Resim 5) Pompei şehir planı ve şehir görünümü
(Resim 6) Kemer-Tonoz mimarisi
(Resim 7) Nero'nun meşhur Altın Evi çizim örneği


Kaynakça:

Fritz Kretzchmer, Antik Roma'da Mimarlık ve Mühendislik, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2000, İstanbul
Martin Thorpe, Roma Mimarlığı, Homer Yayınları, 2002
J.W. Perkins, A.Claridge, Pompei Ad 79, İmperial Tobaco Ltd, London
D. Hemsoll, P. Davies and M.W. Jones, Art History
John W. Stamper, The Architecture Of Roman Temples, Cambridge Universty Press
David Maggie, Anadolu'da Romalılar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları
www.academia.edu.com




Antik Dönemde Roma Şehir Plancılığı ve Yapılanması Antik Dönemde Roma Şehir Plancılığı ve Yapılanması Reviewed by World Arkeoloji on Ekim 21, 2018 Rating: 5

1 yorum: