Tümüsler ve Anadoluda Tümülüslerin Tarihçesi


TÜMÜLÜS
   Kral ve  kral  ailesi için, önce  zemin  üzerine inşa edilen  mezar  odası, sonra üstüne  yığılan toprak  veya  taşlardan  oluşturulan  yapay  tepe tipi anıt  mezarlardır. Bu  mezarlar o günün  mimarları tarafından  inşa  edilirdi. Kral  ya da  kral  ailesinden  ölen  fertler kullandıkları  muhtelif  eşyaları ve  hediye  edilen  eşyaları  ile  birlikte, inşa edilen  taş ya da  ahşap oda  içine  ceset  ile  birlikte  konulur. Tümülüsler, gerek dolgu katmanında gerekse mezar odalarında birçok yapısal unsura sahiptirler. Bunlar; krepis, dromos, ön avlu, sundurma, ön oda, asıl mezar odası, üst örtü sisteminden oluşmaktadır.


Tümülüslerin Kökeni: 
   
    Tümülüs geleneğini yapısal form olarak değerlendirildiğinde; kurgan, megalit anıt ve dolmenler ile yakın benzerlikler taşıdığı görülür. Kurgan kavram olarak; Türkçe “korumak” fiilinden gelen, mezarı koruyan anlamında kullanılmaktadır. Kurgan, kist mezar (sanduka/sandık mezar) veya mezar odası üzerine geniş bir daire biçiminde toprak veya taş yığılarak oluşturulan tümsek olarak tanımlanmaktadır.  Kavramlardan bir diğeri olan megalit anıt, etimolojik (kelime kökeni) olarak “megalit” kelimesinden, “megalit” kelimesi ise Helence “mega” ve “lithos” kelimelerinden türetilmiş olup, büyük taş anlamını taşımaktadır. (menhir) Dolmen; Breton ya da Gal dilinde “tolmen”, “dolmin” veya “taolven” kelime kökenli olup, taş masa anlamına gelmektedir. Yapı; kısa aralıklarla dikilmiş dik taşların üzerine bir ya da birden fazla dilimlenmiş taşın bir çatı gibi örtülmesiyle oluşturulan odadır.

Tümülüsler Anadolu’da ilk kez M.Ö. 8. yy’ın 2. yarısında Gordion Nekropolü’nde görülmektedir. Frigler’e ait olan Tümülüs geleneği, Friglerin Trakya üzerinden Anadolu’ya girdikleri tezi ışığında, kökenlerini Trakya ve Doğu Avrupa üzerinde aranmaktadır. Söz konusu bölgede birçok Tümülüs keşfedilmiştir. Ancak mevcut Tümülüsler, Gordion Tümülüslerinden çok daha geç tarihlidir. Bundan dolayı, Anadolu’nun kültür tarihine ilişkin konu olan Tümülüsleri, öncellikle yapısal olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır. İçerisinde kist ya da oda tipi mezar barındıran suni taş ya da toprak tepe olarak tanımlanan Tümülüsler bir ölü gömme geleneğidir. Tarihsel sürecin yanı sıra, Neolitik Dönem’in kolektif mezarlarından gelişen megalit anıtlar, M.Ö. 4. bin yılı içerisinde kolektif mezar örgüsü, dolgu toprak ve menhirden oluşan planı ortaya çıkarmış, M.Ö. 3. ve 2. bin yılı içerisinde dolmen, dolgu tabakası ve az sayıda menhirden oluşan planıyla kurgana dönüşmüş, MÖ. 2. bin yılın sonu MÖ. 1. bin yılın başından itibaren dolmen ve dolgu tabakasıyla plan devam etmiş ve son olarak MÖ. 8. yy’ın ikinci yarısında Tümülüslere dönüşümü ile plan gelişimini tamamlamıştır. 

 M.Ö. 8.  yy’ın ikinci yarısından itibaren Orta Anadolu’da görülmeye başlayan Tümülüs ölü gömme geleneği, çok ani ve hızlı bir gelişim göstermiştir. Latince “tumulo” “tumulus”, Almanca “hügelgrab” veya İngilizce “barrow” veya “tumulus” olarak isimlendirilen Tümülüsler, içerisinde taş sanduka ya da oda tipi mezar barındıran suni taş ya da toprak tepe olarak tanımlanmaktadır.

  Tümülüsler, megalit anıt ve kurganlarla büyük benzerlik taşımaktadır. Megalit anıtlar, MÖ. 4. Binin ikinci yarısında Karadeniz’in batısından Avrupa içlerine ve Britanya’ya yayılırken, diğer taraftan Balkanlar’a doğru yayılmıştır. Nitekim Britanya’da M.Ö. 4. binin sonlarından itibaren görülmeye başlayan megalitler, Balkanlar’da Tunç Çağı’ndan itibaren görülür.  Trakya’da M.Ö. 1300-700 yılları arasında boyutları küçülen ve yalnızca dolmenler olarak karşımıza çıkan anıtlar, M.Ö. 8. yy’ın ikinci yarısından itibaren İç Anadolu Bölgesi’nde Tümülüslere dönüşür.  M.Ö. 8. yy’ın ikinci yarısında Frig dönemi’yle birlikte Orta Anadolu’da Gordion nekropolünde ortaya çıkan Tümülüs geleneği, M.Ö.  7. yy’ın sonlarına doğru Lidya Krallık Dönemiyle birlikte Batı Anadolu Bölgesi’nde, Greko-Pers Dönemi’yle birlikte ise Anadolu’nun farklı bölgelerine yayıldığı görülmüştür. Tümülüsler Helenistik Dönem’de ise, çok daha geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.

M.Ö. I. bin içerisinde tümülüsler yapısal unsurlarına göre çeşitli tiplere ayrılmaktadır. Frig tümülüs mezarları; dörtgen ve tek bölümden oluşan tamamen kapalı oda tipi mezarların yanı sıra, dörtgen ve üzeri açık olarak ahşap kalaslarla tek bölümden oluşan tekne tipi mezarlar ile taş duvarlarla çevrelenmiş taş yığma mezarlara sahiptir.  Lidya tümülüs mezarları; tek ya da üç odalı sanduka plan tipi ile dromos, sundurma ve mezar odasından oluşan tekne tipi mezarlar ile taş duvarlarla çevrelenmiş taş yığma mezarlara sahiptir. Greko-Pers mezarlarında ise; dromos, ön oda ve asıl mezar odasından oluşan plan tipi ile dromos, sundurma, ön oda ve asıl mezar odasından oluşan plan ve lahit mezarlar kullanılmıştır. Helenistik dönem’de; dromos, ön oda ve asıl mezar odasından oluşan plan tipinin yanı sıra hieorothesionların  kullanılmaya başladıkları görülür. (Hierothesion: içinde kutsal bir şey saklanan yer anlamında)

Traklar'ın mezarları tümülüs şeklindedir. Trakya'nın en görsel anıtları tümülüslerdir. Trakya'nın tek düze doğal yapısını süsleyen ve ona bir hareketlilik getiren tümülüslerin tam bir envanteri çıkartılmamıştır. Genel olarak mezarın üzerine yapılan her türlü yükselti tümülüs olarak adlandırılsa da, yapıldıkları döneme, tepenin ve mezar odasının biçimine, niteliğine, ölünün gömülüş şekline göre mezar tepelerinin değişen geniş bir çeşitlenmesi vardır.





www.academia.edu

Tümülüslerin Genel Özellikleri

Tümüsler ve Anadoluda Tümülüslerin Tarihçesi Tümüsler ve Anadoluda Tümülüslerin Tarihçesi Reviewed by World Arkeoloji on Mart 10, 2016 Rating: 5

4 yorum:

  1. Yazılan yazılarda kaynakça belirtilmesi daha kullanılabilir bir belge ortaya çıkartırdı. :)

    YanıtlaSil
  2. Elbette çok haklısınız. kaynakçaları belirtme hassasiyetini göstereceğim

    YanıtlaSil
  3. merhabalar aldığınız kaynağı benimle paylaşabilir misiniz rica etsem

    YanıtlaSil
  4. Lütfen bu konuda birkaç kaynak isimleri bana gönderirmisinz, iyi çalışmalar dilerim

    YanıtlaSil