Antik Dönemde Kölelik ve Köleliği Meydana Getiren Koşullar


Krallık idari olarak ilk defa İyonya'da daha sonraki zamanlarda ise Yunan ana karasında son bulmuştur. Ancak Makedonya, Sparta ve Epeiros gibi yerlerde krallık olduğu gibi devam etmiştir. Krallık rejimlerinin sona erdiği şehirlerde zaman içerisinde Aristokrat sınıfı ortaya çıkmıştı.

Aristokratlar halk arasında az sayıda fakat etkili ve yüksek bir zümreye dahillerdi. Yapılacak her işte öncelikli olarak kendi çıkarlarını gözetmeleri; zenginliklerini arttırmakla meşgul olmaları halk ile aralarına mesafe girmesine neden olmuştur. Aristokratların sahip oldukları büyük çiftliklerde buğday, arpa gibi tarıma dayalı olan üretimden vazgeçip bunun yerine daha karlı olan zeytinyağı ve şarap üretimine geçmeleri zengin ve aristokrat aileler dışında kalan geçimlerini sağlamakta oldukça zorlanan çiftçi köylü sınıfı arasında gelir uçurumu oluşmasına sebep oldu. Oluşan bu zengin sınıf ile rekabet edemeyen ezilen sınıf zamanla topraklarını yok paralara satmaya başladı. Borç yükünden dolayı topraklarını kaybeden zümre dağlık ve verimsiz arazilere göç etmek durumunda kaldı. Bunun bir sonraki safhasında ise bazı insanlar topraklarını kaybetmenin yanı sıra özgürlüklerini de kaybettiler. Bu dram zamanın şiirlerine dahi konu olmuştur.

Halk ve Aristokrat sınıf arasındaki bu kültürel gerilim kolonizasyon hareketleriyle beraber bir nebze olsun nefes almış olsa da esasen aralarındaki uçurumu daha da arttırmıştı. Çünkü koloni sayı arttıkça Yunan ticaretinin hacmi de artmıştı. Bu döneme kadar yalnızca belirli sayıda olan bir toplumun ihtiyacını karşılayan küçük atölyelerin yerine dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda fabrika denilebilecek atölyeler kurulmuştu.

Kurulan yeni atölyeler büyük üretimler yapıyor ve belirli ailelerin elinde bulunuyordu. Bu sanayi kurumları önceki üretim metotlarından farklı olarak gelişmiş bir alet teknolojisine ve kurumsallaşmış bir teşkilatlanmaya sahipti artık. Bu fabrikalar taleplere yetişebilmek için üretimlerini günden güne arttırıyordu.

Yunan iş gücünün bu talepleri karşılayamaması başka coğrafyalardan işçi temin etme arayışlarına itmişti zenginleri. İşte bu durum dünyanın kölelik kavramıyla tanışmasına neden olmuştu. Bu zamana kadar Yunanistan'da ev ve günlük işlerde çalışan genelde savaş esiri olarak alıkonulan tüm hakları elinden alınan köle (doulos) olarak tabir edilen insanlar vardı. Ancak bu durum çok yaygın bir durum değildi.

Sanayi alanında çalışmak için temin edilen köleler para karşılığında veya herhangi bir mal karşılığında satın alınıyordu. Köleler ağırlıklı olarak nüfus oranı oldukça yüksek Trakya, Rusya ve günümüz Ukrayna'nın yer aldığı coğrafyalardan temin edilirdi. Bu döneme kadar yerel halktan oluşan işçiler günde belli bir ücret karşılığında çalışıyordu. Ancak yabancı topraklardan getirilen köleler en temel ihtiyaç olan karın tokluğu ve ihtiyaç duyulan her alanda çalıştırılıyordu.

Kölelik yaygın olarak evvela sanayisi ilerlemiş ciddi bir iş gücüne ihtiyaç duyulan İyonya'da görülür. İyonya'yı takiben Yunanistan'da sırasıyla İstmos bölgesi, Korinth, Aigina, Halkis gibi yerlerde yaygınlık kazanmıştır. Organize bir şekilde ilk kez Sakız (Khios) adasında köleler geniş ölçekli olarak kullanılmıştır.

Özgür bir şekilde çalışan yerel işçiler ve zanaat sahibi kesim hiç bir zaman tam manasıyla ortadan kalkmamış ancak iş gücü ihtiyacının artmasıyla beraber ihtiyaç duyulan köle sayısı Yunan şehirlerinin gelişmesine paralel olarak sürekli artmıştır. Köleler sanayi elemanı olmanın yanı sıra artık reel üretimin parçası olmayan alanlarda da kullanılmaya başlanmıştı. hizmetçi, seyis vs.

Antik Yunanda "doulos" olarak adlandırılan köleler sahipleri "despotes" olan özgür işçilerin en büyük yardımcılarıydı. Günümüz manasıyla makinelerle kıyaslanabilir. Karın tokluğuna çalıştırılıp verimliliğini yitirene kadar etkin bir şekilde kullanıp sonrasında bir köşeye atılırdı. Kölelik sistemi ünü günümüze kadar ulaşan filozoflar da dahil olmak üzere hiç kimse tarafından yadırganan bir durum olmamıştı. Tam manasıyla efendi (despotes) köle (doulos) ilişkisi mevcuttur.

Atina'da bir dönem köle sayısı olarak 100 bin ila 300 bin arasında değişiklik gösteriyordu. Kölelerin hukuki durumları çok iyi belirlenmişti. Evvela köleler bir birey değil sahibinin malı durumundaydı. Kölelere verilen tek hukuki hak sebepsiz yere öldürülemeyişleriydi. Bunun yanında yaşlı köleler verimini yitirdikten sonra sahibi yada varisi tarafından azad (paramone) edilebilirdi ancak bu tam manasıyla bir özgürlük değildi gerçek bir vatandaşın "prostates" himayesi ya da yasal temsilcisi tarafından mümkün olabiliyordu. Yaşlanan köle verimsiz olduklarından elden çıkarılıp yerine genç bir köle alınırdı. Efendisi hem verimsiz olan yaşlı kölenin bakımından kurtuluyordu hem de iş üreten bir köle avantajına kavuşuyordu.

Yunandaki köleliğin ortaya çıkmasına kadar Hitit ve Mısır gibi bir çok devlette kölelik olmasına rağmen yakın tarihlere kadar ulaşan yaygın kölelik anlayışının omurgası Yunandaki doğal oluşumuyla biçimlenmiştir.

Ucuz iş gücü ihtiyacından doğan kölelik günümüz dünyasında resmi olarak bulunmasa da aslında adı konulmayan bir efendi-köle anlayışı olduğu gibi devam etmektedir.




Roma Döneminde Bir kölenin tasmasına metal etiketin üzerinde yazılı olan:"Kaçmamı önle ve beni Callistus yöresinde oturan efendim Viventius'a geri götür" ibaresi bulunmuştur.

Köle Pazarı



Kaynakça:

Antik Yunan Düşüncesinde Kölelik , Atatürk Üniversitesi SosyalBilimler Fakültesi Dergisi, cilt: 63
EROL, A.F, (2007)  Arkaik Dönem Atina’sında Kölelik Sistemi, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 27
BOZKURT, G. (1981)  Eski Hukuk Sistemlerinde Kölelik, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.38
MANSEL. A.M. Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları
Wikipedia


Antik Dönemde Kölelik ve Köleliği Meydana Getiren Koşullar Antik Dönemde Kölelik ve Köleliği Meydana Getiren Koşullar Reviewed by World Arkeoloji on Nisan 09, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok: